21 Şubat 2016 Pazar

4 Kasım 2014 Salı

BEN HÜZÜN DOLU BİR KİTABIM

 İnsan ömrü bir kitap misali değil midir?
Kimininki bir satırlık, kimininki bin sayfalıktır
Tek ortak noktaları bir gün biteceğidir…
Ben hüzün dolu bir kitabım

Benim acılarım sayfa, göz yaşlarımsa mürekkep oldu
Anlattılar birer birer, ama konu hep aynıydı
Hayat akışım bir çizgiydi, çizginin adı ise
“hüzün”
Ben hüzün dolu bir kitabım

Senaryo baştan belliymiş, acılar benim kaderimmiş
Mutluluğu yakalamaya uğraşırken, tebessüm etmek bile
Yasakmış
İstesem de istemesem de oynamaya mecburum
Ben hüzün dolu bir kitabım

Aşk’tır karanlıkta insanı aydınlatan
O’dur insanın ruhunu, beynini güzelleştiren
Ben mahrum kaldım aşka,
hala karanlıktayım
Ben hüzün dolu bir kitabım 

GÜNÜN MENÜSÜ



29 Kasım 2013 Cuma

ESKİDEN MUTLUYDUK


Yaylı yatakların olmadığı dönemlerde yün yataklara esneklik sağlayacak şekilde çelik yaylardan örülmüş yatak altlığı olan somyalar da yatardık.Bilgisayarla,cep telefonuyla tanışmamış,her evde de televizyon yoktu,açık hava sinemalarına yada ailece gidilen parklara gidilir filmler izlenirdi ama bugünkünden daha mutluyduk.
İnsan ilişkileri daha samimiydi,arkadaşlıklara,dostluklara önem verilirdi.Yiğitlik,dürüstlük bir meziyet sayılır söz vermek namus olarak algılanırdı.
Maddiyat ruhtaki açlığı gidermiyor.İnsanlar kendinden kaçarcasına lüks tüketime yönelip geçici rahatlamalarla bunalımlarını halledebileceğini düşünüyor oysa kendi kendini kandırmaktan başka bir şey yapmıyor.
İNSAN EN İYİ KENDİNE YANLIŞ YAPAR VE KANAR